5 Ağustos 2015 Çarşamba

Futbol ve Hayat

Futbol hayatın küçük bir modelidir. Heyecan dozu yüksek bir maçta neredeyse hayatın bütününe yetecek kadar çok ders çıkabilir ancak bunun için iki koşul gerekir. Birincisi topu seyretmeyip sahayı seyretmektir. Çünkü topu izlemek oyunun bütününü gözden kaçırmaya neden olur. Böylece saha içinde kaytaranları, arkadaşlarımın emeğine ortak olanları, rakip meslektaşlarının emeğini çalanları, hakemi aldatanları görmek mümkün olur. Benzer şekilde hayatı anlamak için de olaylara bakmak bizi yanıltır. Çünkü olaylar daha önce yapılanların ve yapılmayanların sonucudur. Bu ilişkiyi kurmayı engelleyen ikinci koşul, bir takımla güçlü bir duygusal bağ içinde olmamaktır. Bunun nedeni güçlü bir duygusal bağın algıyı bozması ve gerçekleri görmeye engel olmasıdır.

Diğer taraftan kulüplerin başarısı ile iş hayatında kurumların başarısı arasında kuvvetli benzerlikler vardır. Hiç bir kurum herhangi bir özelliği veya ürünü ile süregiden bir başarının sahibi olmaz. Benzer şekilde futbolda da sürekli başarı, ülkemizde sanıldığının aksine, tesadüfen yakalanan yetenekli bir kuşak sayesinde gerçekleşmez. Futbolda da kurumsal hayatta da sürekli başarı daha önce yapılmış veya yapılmamış olanların sonucunda ortaya çıkar.

Veriler

Barselona 23. lig, 27. Kral Kupası ve 5. Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ile Dünyanın en başarılı futbol kulübü olarak kabul edilmektedir, Forbes dergisine göre yıllık geliri 657 milyon dolara ulaşan Barselona'nın değeri 3,6 milyar dolardır.

Kulüp Dünyada örnek gösterilecek mükemmellikte tesislere sahiptir. Göz kamaştırıcı bu özelliklere rağmen Barselona'nın başarısı önemli ölçüde sahip olduğu bu değerlerden çok kurumsal kimliğinde gizlidir. Barselona'nın kurumsal kimliğini oyuncuların, menajerlerin ve tüm çalışanlarının paylaştığı "Biz kimiz?" bilinci oluşturmaktadır. Bu bilinç Barselona taraftarlarında "Barca bir kulüpten çok daha fazlasıdır" algısını doğurmaktadır.

Barca Kimliği

İnsanlar zor bir durumla karşılaştıklarında şu üç sorunun cevabını ararlar: Ben kimim? Bu nasıl bir durum? ve benim gibi biri bu durumda ne yapar?

Barca'nın kimliğini ve Kültür'ünü değerler ve inançlar oluşturur. Bu değer ve inançlar kulübün içindeki davranışları ve ilişkileri şekillendirir. Kültür davranışları belirlerken, kimlik de kişiye "kim olduğunu" hatırlatır. Bu özellikler iki sonuç doğurur. Kimlik bir mercek gibi kişinin çevresindeki yerine anlam katar ve kendini Barca'lı kabul eden herkesin davranışları için rehber olur. Böylece "ne yaptığın (davranışların) kim olduğunu belirler" anlayışı herkesin bilinçaltına işler. Bu noktada futboldaki paydaşlarla çeşitli vesilelerle yaptığım çalışmaların felsefesini oluşturan temel ilkeyi hatırlıyorum. "Nasıl yaşarsan, öyle oynarsın. Veya tersi."

İş hayatında birçok kurum bir kimlik oluşturma iddiasındadır ve bu niyetini değerler belirleyerek ve bunu kurum duvarlarına asarak ortaya koyduğunu düşünür. Ancak iş hayatına aşina olanların çok iyi bildiği gibi, bireysel ve kurumsal çıkarların söz konusu olduğu durumlarda, masa başında tanımlanmış olan değerlere uymak kimsenin aklına gelmez. Bu gibi durumlarda en yararlı sonucu verecek olan seçenek tercih edilir. Bu kurumlarda değerlerin hem kurum içinde ilişkileri, hem de iş yapma biçimlerini yönlendirmesi gerektiği düşünülmez. Bu kurumlarda kimlik ve değerler performansla ilişkilendirilmeyen soyut kavramlardır. İş hayatının büyük çoğunluğu için değerler yıldızlar kadar uzak ideallerdir ve günlük iş yapma pratiğiyle bir ilişkisi yoktur.

La Masia veya "Altyapı"

Barca'nın gençlik akademisinin adı La Masia'dır. Çiftlik Evi anlamına gelen bu okul 1979 da kurulmuştur. Barca'da oyuncular ve hocalar gelir ve gider ancak Barca'nın kimliğinin temel taşı olan La Masia yerinde durur.

La Masia Barca'nın kimliğini dört boyut üzerinde oluşturmaktadır:

1) Kurumsal ideallere yol göstermek: Barca'nın anlayışına göre futbol fiziki güce değil beceriye dayalı ve artistik biçimde oynanmalıdır. Kendini Barca'lı hisseden tüm paydaşlara göre bu özellik kulüp kimliğinin özünü oluşturur.

Barca'nın eski gençlik koordinatörü Albert Capellas okulda verilen eğitimin temelini ahlaki ilkelerin oluşturduğunu söylüyor. "Hedefimiz öncelikle rakiplerimizden daha az faul yaparak en sportmen ekip olmaktır. Sonra rakipten daha yaratıcı oynamalıyız ve bunların sonunda kazanan taraf olmalıyız. Bizim için galibiyet bu iki ölçüt yerine gelmişse başarı sayılır".

2) Kurumsal farklılığın kaynağı olmak: Barca hızlı ve kısa paslarla şekillenen ve "tik-tak" adı verilen ayırıcı bir oyun özelliğine sahiptir. Bu oyun tarzında, paslaşmak şut atmaktan, zeka fiziki güçten daha önemlidir. Futbolu bu şekilde oynamak için farklı bir stil ve anlayışa sahip oyunculara ihtiyaç vardır. Bu nedenle La Masia'nın yetenek avcıları, yetenekli gözüken ancak alışılmış oyun tarzına sahip gençleri değil, sezgisel olarak hızlı karar verebilen gençleri saptar ve bunları seçer. Örneğin Arjantin'de futbol zekası yüksek ancak hormonal hastalığı nedeniyle çok zayıf bir genç bulduklarında, ona yatırım yapmak konusunda tereddüt etmemişler ve böylece tarihin en pahalı oyuncusu Messi'yi futbol dünyasına kazandırmışlardır.

3) Birlikteliğin yapıştırıcı çimentosu olmak: Barca'nın diğer önemli özellikleri iş birliği ve ekip çalışmasıdır. Tik-tak futbolu oynamak takım olarak birlikte hareket etmeyi gerektirir. Böyle bir oyun anlayışında her oyuncu tüm saha içinde arkadaşının yerini ve en uygun arkadaşına pas verme imkanlarını ezbere bilmek durumundadır. Böyle bir oyun anlayışı içinde "yalnız yıldızlara" yer yoktur ve takım kazanmak için tek bir organizma gibi hareket eder.

La Masia'da yetişen genç oyuncular bu anlayışı özümsemiş olarak takıma girerler. Dışardan gelen az sayıda oyuncunun en çok zorlandığı da bu anlayışı içselleştirmektir. Örneğin son yıllarda Barca'ya katılan iki önemli transfer Brezilya Santos'tan Neymar ve İngiltere Liverpool'dan Suarez büyük bir samimiyetle yaşadıkları büyük zihniyet değişikliğini anlatmışlardır

4) Kurumun geleceğinin pusulası olmak: Birçok kurum gibi Barca'da hızlı değişen bir ortamda kısa süreli, yüksek hedeflere yönelmek zorundadır. "Bu haftaki maçı kazanmak", "bu sezon sonu şampiyonluğa ulaşmak" gibi yakın hedefler büyük önem taşır. Kısa süreli hedeflerin tehdit edici yakıcılığının hissedildiği böyle bir ortamda uzun dönemli hedefler kolayca arka plana atılabilir. Çünkü La Masia'dan bir çocuğu Barca'nın birinci Takımı'na yerleştirmek yaklaşık on yıl almaktadır. Ancak La Masia'daki antrenörlerin hepsi gelişmeyi aceleye getirmenin kaliteden ödün vermek anlamına geldiğini bilirler.

Bedenle Beraber Zihni ve Ruhu eğitmek

La Masia'nın eğitim sisteminin ilginç özelliklerinden biri gençlerin bir günü içinde futbola sadece 90 dakika ayrılmasıdır. Bu süre içinde hocalar top kontrolü ve taktik eğitimi verirler. Günün geri kalan bölümü genç zihinleri eğitmeye ayrılır. Bu eğitimin içinde saygı, sorumluluk, adanma, disiplin ve alçak gönüllülük temellerine dayanan olumlu tutum ilkeleri yer alır.

Bu anlayışın uzantısı olarak çeşitli kültürel etkinliklerle genç oyuncuların merak duyguları harekete geçirilmeye çalışılır. Bu amaçla La Masia'ya düzenli olarak farklı alanlarda söyleyecek sözü olan kişiler davet edilir.

Birçok futbol kulübü başarılı olmanın yolu olarak yıldızları transfer etmeyi görürken, Barca ihtiyaç duyduğu oyuncuları kendisi yetiştirme yolunu seçmiştir. Barca 2011 Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olduğu zaman yedi oyuncusu La Masia'dan yetişmişti. İspanya'nın 2010 yılında, rakiplerine büyük üstünlük sağlayarak kazandığı Dünya Şampiyonluğunda kadroda La Masia çıkışlı sekiz oyuncu bulunuyordu ve bu kendi başına bir dünya rekoruydu.

Bu noktada ülkemiz için de bir sonuç çıkartılabilir. Türkiye'nin futbol alanındaki üç uluslararası başarısından iki tanesi Galatasaray'ın 2000 yılı UEFA Kupası Şampiyonluğu ve 2002 yılındaki Dünya üçüncülüğüdür. Galatasaray'ın şampiyonluğu, bazılarının düşündüğü bir altın kuşağın değil, Türkiye'de ilk kez bir teknik ekibin aynı takımdaki dört yıllık performansının sonucudur. Dünya üçüncülüğü de Milli takımı oluşturan oyunculardan sekizinin UEFA şampiyonu olan kadrodan çıkmış olmasıdır. Herkesin gizemini çözmeye çalıştığı başarının sırrının adı "istikrar"dır.

Barca'nın kimliğini korumak konusundaki belki de en önemli özelliği, oyuncularının daha yüksek bedelli tekliflerin cazibesine kapılarak kulübü terk etmemesidir. La Masia Direktörü Carlos Folguera bu konuda şunu söylemektedir: Bu kulüpteki her oyuncu; "Ben tarihi bir olayın parçasıyım" diye düşünür ve Barca'lı olma ayrıcalığını hiç bir şeye değişmez. Bu nedenle biz kimliğimizi koruyucu bir kalkan olarak kullanırız."

İlginç olan bir konu da, milliyetçi tutumlarıyla bilinen Katalan'lara Barca kimliğini kazandıran ve La Masia yapılanmasına önemli katkılar yapan kişinin bir Hollandalı oluşudur. Cruyff'un Hollanda'da kurduğu "Cruyff Instute" hem spor yöneticiliği hem de iş hayatında yöneticilik konusunda eğitim vererek La Masia'dan yetişen eski futbolculara futbol içinde ve dışında kariyer imkanları sunmaktadır.

Sonuç

Bu yazıda günümüzün rekabetçi iş ortamında kurumlar için kimlik oluşturmanın önemini vurgulamaya çalıştım. Her düzeyde yöneticiler topluluk önünde bir konuşma yapacakları zaman "insanların (çalışanların) en değerli kurumsal varlık olduğunu" söyler ancak onlara olan borçlarının maaşlarını zamanında ödemekten ibaret olduğuna inanır.

İş hayatında neredeyse tüm şirketler günlük etkinliklerinin tümünü "ne" yapılacağı üzerine odaklar, artan zamanda da "nasıl" yapılacağı üzerine kafa yorulur. Oysa insanların daha verimli çalışmak ve kendilerini değerli hissetmek için "neden" üzerine odaklanmaya ihtiyaçları vardır. Bunun için de Barca örneğinde olduğu gibi kimlik oluşturmak büyük önem taşır. Böyle bir kimliğin oluşturulmasının birinci adımı kurumlarda değerleri göstermelik olmaktan çıkartıp gerçekten hem iş, hem de özel hayatlarda yaşanır hale getirmek gerekir.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder