İyi bir patron olmanın kuralları
1 – Unutmayın yönetim çalışanların çabalarıyla başarılı olur. Çünkü işlerin başında olmanız yapılan işlerle ilgili bütün övgüleri sizin alacağınız anlamına gelmez. Yapılan işlerin çoğunluğundan personeliniz sorumludur. Siz bütün yönetmeliklere uyduklarından emin olmak için personele kılavuzluk edersiniz.
2 – Çalışanlarınıza yetki verin ve onlara güvenin. Mikro yöneticiler takım üyelerine hiçbir zaman yetki vermez ve takım üyelerine saygı göstermez. Birini bir görevle ilgili eğittikten sonra müdahale etmeden bu görevi kendi başına yapmasına izin verin. Farklı insanların farklı yaklaşımları vardır ve birinin bir şeyi yapma şekli sizinki kadar etkili olabilir. Devreye girmeden ve birine kendi yönteminizle ilgili baskı yapmadan önce çalışanınızın yöntemini dürüstçe değerlendirin ve sizin yönteminizden farklı olduğu halde işe yaradığını görürseniz uygulamasına izin verin. Ekibinizdeki insanları sürekli düzeltmeye çalışmanız güvenlerini azaltır ve kendi tarzlarını uygulamalarını engeller.
3 – Güçlü yönlerinizi anlamak için çalışanlarınızı tanıyın. Çalışanlarınızı izleyin ve birey olarak tanımaya çalışın. Onları nelerin motive ettiğini öğrenmeye çalışın. Bu sayede amaçlarınız doğrultusunda güdülerini yükseltir, uyumlu hale getirir ve düzenlersiniz. Heyecan her zaman dorukta olacaktır ve hangi çalışanın neye ihtiyacını olduğunu tespit etmek sizin görevinizdir.
4 – Kötü patronların birçoğu belli görevlerin çoğunu sadece kendilerinin yapabileceğini düşünür. Gerçek şu ki iyi patronlar çalışanlarına sonuna güvenirler.
5 – Kararlar vermeleri için çalışanlarınıza yetki verin ve onları sorgulamayın. Vekiliniz olmaları için çalışanları eğitirken iyi bir iş çıkarırsanız sizin ve firmanızın çıkarları için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklarından emin olabilirsiniz. Yanlış bir karar verseler bile onları sorgulamayın veya azarlamayın. Bunun yerine bu durumu ikinci bir eğitim fırsatı olarak görün. Hareketlerinin nedenlerini sonuna kadar dinleyin çünkü verdikleri kararın mantıksal bir temeli olacaktır.
6 – Müdahaleniz olmadan sorunların üstesinden nasıl geleceklerini öğrenmelerine yardımcı olun. Bazen bir veya birden fazla çalışanınız diğerleriyle sürtüşmeler yaşar. Biri diğerini şikayet etmek için gelirse dikkatlice dinleyin. Biri sorumluluklarını yerine getiremez veya başka birine kötü davranırsa olaya müdahale etmeli ve çekişmeyi çözmelisiniz. Ancak bunun rekabet veya basit bir kişilik çatışması olduğu konusunda tatmin olursanız bu konuyu kendi aralarında halletmeleri konusunda uyarmalısınız.
Diğer kişiyle de konuşun ve bu sorunun kişisel olup olmadığı doğrulayın. İkisine birden arkadaş olmak zorunda olmadıklarını ancak iş bitene kadar birbirleriyle iyi geçinmeleri gerektiğini anlatın.
İkisine de onlara inandığınızı ve sorunu kendi aralarında çözebileceklerini söyleyin. Daha sonra onları yalnız bırakın ancak dikkatli bir şekilde izleyin. Müşterilerin önünde atışmadıkları sürece müdahale etmeyin. Bu tip durumlarda hemen müdahale edin.
7 – Herhangi bir problem olduğunda hızlı ve doğrudan halledin. Meşgul olan bütün patronlar şu şekilde düşünür: bütün detayları bilmek zorunda değilim. Bana sonuçtan bahsedin. Çatışan insanlara karşı bu kadar kör olmamalısınız ve kırıcı olmadan dürüst olmanız size zaman kazandırır. Bir problem gördüğünüzde hızla ilgilenin ve konuyla ilgili sonrasında çalışanlarınızın kafasını ütülemeyin. Kabul edilemeyen olay ne olursa olsun konuyla ilgili bilgi almaya çalışın. Unutmayın sizin hedefiniz sonuç getiren davranışları desteklemek ve çalışanlarınızın size olan saygısını devam ettirmek olmalıdır. Çalışanlarınızı diğerlerinin önünde kışkırtmayın. Başbaşa kaldıktan sonra güzel bir dille sizi rahatsız eden durumu dile getirebilirsiniz. İşte güzel bir örnek:
Patron: "Ahmet. Ofiste sana ihtiyacım var." ( sakin veya cana yakın bir ses tonuyla ).
Patron: "Ahmet cep telefonun çaldı. Ailenle her şey yolunda mı? "
Ahmet: "Evet, arayan babamdı bir konuyla ilgili yardım istedi…"
Patron: Tamam anlıyorum. Hepimiz insanız ancak ofis içindeyken kişisel konuşmalar yapmamalısın."
Ahmet: " Biliyorum. Üzgünüm. Sadece babamdı ve ne yazık ki beni aramak dışında başka şansı yoktu…"
Patron: " Anlıyorum. Yine de kişisel bir telefonu hemen kapatamıyorsan ofis dışına çıkmalısın. Müşteriler onlara yardımcı olmak yerine seni kişisel bir konuşma yaparken görürlerse bu hem senin için hem de şirket için iyi olmaz. Acil bir durum olmadığı sürece müşteriler her zaman bizim önceliğimizdir".
Ahmet: "Evet… Benim hatam."
Patron: "Tamam. Anlamana sevindim. Bence ofisteyken diğerlerinin önünde konuşmamalısın ancak en azından telefonu hemen kapatamıyorsan ofis dışında konuşmalısın."
Ve işte bu kadar. Konuyu daha fazla uzatmayın, çalışanınızın başının etini yemeyin ve işinin başına dönmesini isteyin. Çalışanınız öncelikle işteyken kişisel konuşmalar yapmaması gerektiğini anlayacaktır ve sonrada bu disipline alışacaktır. İyi bir patron olarak siz istifinizi bozmamalısınız, kibar ve sakin olmalısınız ancak doğru hareketi ve beklentiyi anlatırken de kararlı ve açık olmalısınız. Ölçüsüz övgüler ve çalışanın kişisel problemiyle ilgili alakasız girişimler kadar azarlamak ve uzatmak da zaman kaybından başka bir şey değildir. Pireyi deve yapmadan veya sert eleştirilerde bulunmadan olayı hızlıca çözmelisiniz.
8 – Çalışanlarınıza – eğer mümkünse müşterilerin önünde – onları ne kadar takdir ettiğinizi söyleyin. Çalışanlarınızın sırtını sıvazlamaktan ve övmekten korkmayın. Müşteriler varken verdikleri hizmet için teşekkür edin. Çalışanlar kendini değerli ve önemli hissederse işleri onlar için sadece maaş olmaktan çıkacaktır. Müşteriler yönetici olarak çalışanlarınızı önemsediğinizi görürse emin ellerde olduklarını düşünürler. Olay nasıl da "kazan, kazan, kazan" oldu gördünüz mü? Müşteriler varken çalışanlarınızı yüceltmeniz size avantaj sağlar.
9 – Onları takdir ettiğinizi onlar için bir şeyler yaparak gösterin. Sizin için ellerinden gelenin fazlasını yapacakladır. Hoşlarına gidecek bir şeyler yapın.
10 – Etkili bir dinleyici olmayı öğrenin. Endişeleri olduğunda çalışanlarınızı dinlemesiniz. Siz konuşmaya başlamadan önce konuşmalarını tamamlamalarına izin verin, konuşmaları bitmeden ne anlatacaklarını biliyormuş gibi davranıp sözlerini kesmeyin, konuşurlarken tamamen onlara konsantre olun ve iddialarını kafanızda çürütmeye çalışmayın. Anlattıklarına katılacaksınız diye bir şey yok ancak bu onların endişelerini de anlamayacaksınız anlamına da gelmez. Gerekliyse kendi kelimelerinizle anlattıklarını onaylayın. Harekete geçmenize gerek yok ancak onları dinlemeniz onlara güç verir ve kendilerini önemli hissederler. Bazen sadece "bunu bana anlattığın için teşekkür ederim" demek yeterli olacaktır.
11 – Çalışanlarınıza teşekkür edin.
12 – Çalışanlarınıza her zaman temiz ve tertipli olmalarını söyleyin. İnsanlar günlük hayatlarında bunu yeteri kadar duymazlar.
İpuçları
Çalışanlarınızla arkadaş olmaya çalışırken dikkatli olun. İletişiminizi profesyonel seviyede tutmaya çalışın en azından ofis sınırları içerisindeyken.
Kalbinizde her zaman biraz tolerans olsun. Çalışanlarınız sizin için uzun saatler çalışır ve sonrasında kendi hayatlarına dönerler ki kişisel yaşantılarının çalışma saatlerine büyük etkisi vardır. Çalışanlarınız kişisel birçok nedenden dolayı huysuz olabilir veya performansları düşebilir. Ancak unutmayın ki kişisel yaşantıları onların ilgilenmesi gereken bir durumdur. Problem devam ederse onları uyarın ancak nadir bir olaysa anlayış gösterin.
Kaba, ters veya itici olmayın.
Bütçeniz kısıtlı olsa bile iyi bir patron olduğunuzda tonlarca para kazanırsınız. Çalışmaların çoğu gösteriyor ki özen gösterilen ve değer verilen çalışanlar için para daha az etkili oluyor. Siz ve firmanız tarafından değer görmek onları daha fazla motive ediyor ve önemli sorumlulukları olduğunu hissediyorlar.
Küçük ölçekli bir firmanın sahibi veya yöneticisi olarak yüksek yılsonu primlerine gücünüz yetmeyebilir. Her çalışana 100 liradan az bir para vermek yerine onlar için kendi evinizde bir parti düzenleyin. Onları evinize davet ettiğiniz, onlar için hazırlık yaptığınız, sıcak ve eğlenceli bir ortam yarattığınız için mutlu olacaklardır ve kendilerini önemli hissedeceklerdir. Unutmayın 100 liralık benzin parası birkaç gün içinde unutulur ancak onlar için verdiğiniz parti hafızalarından çıkmaz ve hep hatırlarlar. Temalı partilerin maliyetleri biraz maliyetli olsa da keyifli ve hoş duyguların oluşmasını sağlar.
Zaman zaman çalışanlar üzerindeki kontrolünüzü kaybedebilirsiniz. Bu durum sürekli olmasa da çalışanlarınıza insan gibi davranmak sizin yararınıza olur. Kişisel problemlerini çözmeleri için onları özgür bırakın.
Çalışanlarınıza iyi davranmanın önemini hatırlamanın en iyi yolu onları da iyi müşterileriniz gibi görmektir. İyi müşteriler için her zaman olumlu düşünürsünüz. Teşekkür etmek veya sadakat oluşturmak için ara sıra jestler yaparsınız. Ve tabi ki onlara saygı gösterirsiniz. Gün sonunda çalışanlarınıza da böyle şeyler yapabilirsiniz. Bu sayede moralleri yükselir ve değerli olduklarını hissettikleri için daha çok çalışırlar.
Bir çalışan başka bir çalışanın etik olmayan ( potansiyel olarak illegal ) bir davranışıyla ilgili kanıtlar sunarsa destekler gibi gözükmeyin ve durumu ciddiye alın. Bu hareketler devam ederse ve siz patron olarak herhangi bir şey yapmazsanız çalışanlarınızın saygısını kaybedersiniz.
Bir çalışanı yanlış bir şey yaptığında diğerlerinin önünde azarlamayın. Diyelim ki herkes zamanında gelirken Ayşe'nin her gün geç geldiğini fark ettiniz. Dakik olmanın önemiyle ilgili bir grup e-postası göndermek yerine Ayşe'yi çağırın ve problem hakkında konuşun.
Her zaman çalışanlarınızın fikrini alın. Bunu yaptığınız takdirde çalışanlarınız onların fikrine değer verdiğinizi düşüneceklerdir.
İyi bir patron olmak demek kral veya kraliçe olacağınız anlamına gelmez. Çalışanlarınıza güvenmelisiniz ve onlarında size karşı sadık olduğunu hissetmelisiniz.
Unutmayın ki sizin de patron olmayı öğrenmeniz gerekiyor Birçoğumuz çalışan olarak iyi iş çıkardığımız için terfi alırız. Bununla birlikte patron olmak çalışan olmaktan çok farklıdır. Belli seviyelerde çaba göstermezseniz iyi bir patron olamazsınız. Bunun yerine yeni patronun altında iyi bir çalışan olarak kalmaya devam edersiniz.
Uyarılar
Herkes patron olabilir diye bir şey yoktur. İşletme sahibi sizseniz çalışanları iyi idare edebilecek bir müdürle anlaşabilirisiniz. Kaptan koltuğunda oturmak belli beceriler ve özellikler gerektirir. Bu becerilere ve özelliklere sahip değilseniz buna uygun bir çözüm bulun ve kararlarınızı bu doğrultuda verin.
Çalışanlarınıza karşı kendinizi borçlu hissedebilirsiniz. İşlerini daha da iyi yaptıklarında ve siz de bunu fark ettiğinizde bu durum sizi daha da zorlar ve onların sadakati için yaşamaya başlarsınız.
Övgülerle veya pohpohlamalarla rehberlik veya disiplinle alakalı konuları hafifletmeyin. Bu yağcı gibi görünmenize neden olur. Çalışanlarınız tabi ki iyi iş çıkarmak zorundadır. Çalışanlarınıza doğru zamanlarda destek vermelisiniz ve doğru olmayan durumlarda sırtlarını sıvazlamamalısınız.
İhtiyacınız olanlar
Cesaret: kontrollü eğilimleri başkasına bırakırken cesur olmanız gerekir.
Pozitif tutum: suratsız ve aksiyseniz çalışanlarınız da sizin gibi suratsız ve aksi olacaktır. Onlar sizin aynanızdır. İyimser ve neşeli olmanız çalışanlarınızın da mutlu ve iyimser olmasını sağlar.
Sabır: insanlara bir şey öğretmek zaman alacaktır.
Empati: unutmayın çalışanlarınız da ihtiyaçları ve duyguları olan sizin gibi birer insandır.
İyi iş ahlakı: ofisinizde oturarak ve diğerlerine ne yapmalarını söyleyerek iyi yönetici olamazsınız. Yetki vermek önemlidir ancak sıkı çalışmak daha da önemlidir. Çalışanlarınızın sizi çalışırken görmesi önemlidir çünkü bu onları da çalışmaya teşvik edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder