Bir zamanlar bir masalcı varmış. Ancak yalana ve haksızlığa tahammülsüzmüş.
Sivri dilini sakınmadığı, bir kara gönüllü onu padişaha şikayet etmiş. "Onun
cümleleri değil bunlar, başkalarından çalıyor," demiş. Padişah masalcıya bir
gecede 444 satır yazmasını emretmiş. Bütün gece ağlamış masalcı. Yıldızlar
masalcının bu çaresiz gözyaşlarına acımışlar ve tek tek inip yeryüzüne, yan yana
gelip 444 satır oluşturmuşlar. Padişah altınlarla ödüllendirmiş masalcıyı. Kara
gönüllü yine fısıldamış padişaha. "Aynısını yazsın. Eğer aynısını yazabilirse
yeniden, zaten onundur bu dizeler." Yıldızlar tekrar inmişler yeryüzüne. Ne
yapsalar ne etseler aynı satırları oluşturamamışlar. Başka başka binlerce satır
olmuşlar ve masalcı, padişahın emriyle başından olmuş.
O gün bugündür gökkubbe altında yaşanmadık duygu söylenmedik söz yoktur. Ama her
defasında aynı sözcükler başka cümleler oluştururlar ve gökkubbede yaşanmış tüm
duyguları farklı seslerle anlatırlar. Çağlar Arlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder