21 Nisan 2016 Perşembe

YABANCI BİR GİRİŞİMİ TÜRKİYE’YE UYARLAMAK

Yeni bir fikirle ortaya çıkıp, bunu başarılı bir biçimde uygulamaya koyup getiri elde etmek oldukça zor ve görünenden çok daha fazla know-how bilgisi gerektiriyor. Öte yandan, Türkiye'deki girişim örneklerine baktığımızda hepsinin de yeni "keşifler" olmadığını fark ediyoruz. Bu "iyi" ya da "kötü" denebilecek bir durum değil, çünkü eğer yabancı bir ülkede faaliyette olan bir girişime Türkiye'de de ihtiyaç varsa, bunu yerli sermaye ile yapmak ülke ekonomisinin büyümesine yardımcı olur.

Yurtdışında doğmuş bir konseptin Türkiye'de uygulanmasına hızlıca verebileceğimiz iki örnek, Simit Sarayı ve GittiGidiyor.com. 2002 yılında kurulan Simit Sarayı, Türkiye'nin kültürel bir değeri olan simiti en taze ve lezzetli haliyle tüketiciye sunmayı hedefliyor. Peki "kültürel bir değeri tüketiciyle buluşturmak" yeni bir konsept mi? Fransız Brioche Dorée, 1976 yılında kuruldu ve konseptleri incelediğimizde Simit Sarayı ile çok büyük bir benzerlik görüyoruz. Onlar bir Fransız değeri olan brioche tarzı hamur işlerini Fransa'nın her yerine aynı kalitede ve lezzette sunmaya çalışırken Simit Sarayı da aynı işlemi hepimizin sevdiği simit (ve diğer başka değerlerimiz) için yapıyor.

Elbette Simit Sarayı verebileceğimiz tek örnek değil. 2001 yılında internet kavramının ülkemizde yavaş yavaş geniş kitlelere ulaşmaya başlamasıyla hayatımıza giren GittiGidiyor.com, biz internet kullanıcılarını çevrimiçi müzayede kavramıyla tanıştırdı. GittiGidiyor'un girişimi aslında 1995'te ABD'de kurulan eBay'in Türkiye şubesini oluşturmaktan ibaretti ve model Türkiye'de de sorunsuz işledi, çünkü herkes istediği farklı şeyleri internet üzerinden almayı çok sevdi. Özellikle de sahaflarda bile bulunamayan bazı şeyleri bilgisayar ekranında görmek, birçok koleksiyoncunun yüzünü güldürdü. Nitekim 2007 yılından itibaren eBay, GittiGidiyor'un hisselerini satın aldı ve GittiGidiyor resmi olarak eBay'in Türkiye şubesi oldu.

Hiçbirimiz GittiGidiyor'u ya da Simit Sarayı'nı yadırgamıyoruz, çünkü büyük potansiyelleri dolduracak kapasiteye ulaştılar ve büyümeye devam ediyorlar. Aslında yabancı bir girişimi Türkiye'ye uyarlamak o kadar da kötü bir şey olmasa gerek, değil mi? Peki bunu nasıl yapabilirsiniz? Tabii takip etmeniz gereken tek bir yol yok, ancak işinizi kolaylaştırmak, bizim işimiz.

Adım 1: Bul

İlk olarak yabancı ülkelerdeki girişimleri incelemeniz gerek. Özellikle teknoloji alanındaki girişimleri internetten takip edebilirsiniz. İşin çoğunluğunu çevrimdışı olarak yürüten girişimler için de yurtdışındaki girişimcilik zirvelerine, pitching etkinliklerine gidebilir ve seyahat etmenin keyfine girişimcilik düşünme yapısını ekleyebilirsiniz. Önemli olan, ilginizi çeken ve kârlı olabileceğini düşündüğünüz iş fikirlerini not almak ve unutmamak.

Adım 2: Türkiye'de olur mu?

İkinci aşamada bu fikirlerin Türkiye'de ilgi görüp görmeyeceğinin muhasebesini yapmalısınız. Türk insanı çayı çok sever diye çevrimiçi çay satma (bardakta, sıcak sıcak, kapınıza gelsin!) fikri sandığınız kadar cezbedici olmayabilir, çünkü bizim alışkanlığımız çayı karton bardakta değil, ince belli cam bardakta içmek. Ki bunun da lojistiği oldukça zor, değil mi? İncelediğiniz bir konseptin Türkiye değerleriyle uyumlu olup olmadığına, insanların ürünleri/hizmetleri edinme alışkanlıklarına, maliyet rakamlarına ve satış fiyatlarına bakarak Türkiye için yeni bir değer olup olamayacağını kendinizce belirleyin. Bunu yaparken arkadaşlarınızın ve aile üyelerinizin fikrini almaktan kaçınmayın.

Adım 3: Uyarla

İkinci aşamadan başarıyla geçmek, her şey değil. Çünkü fikri ülkemiz şartlarına göre düzenlemeli ve kültüre göre uyarlamalısınız. Eğer Simit Sarayı'nın tek yaptığı Fransız ekmeği yerine simit satmak olsaydı, başarı yakalayamazdı. Önemli olan bunu nasıl yaptığı. Bu aşamada ürününüzü/hizmetinizi insanımızın ihtiyaçlarına/kullanım alışkanlıklarına göre şekillendirmeli ve daha kullanışlı, ilgi çekici bir hale getirmelisiniz. Son olarak bu aşamada iş modelinizi de yine aynı kriterlere göre en iyi ve en kârlı hale getirdikten sonra, faaliyete geçmeye hazırsınız.

Adım 4: Faaliyete geç

Genel kanının aksine planlama aşaması, hakkıyla yapıldığı takdirde faaliyete geçme aşamasından çok daha uzun sürer. İş modeliniz de hazır olduktan sonra yapmanız gereken, girişiminiz için (ihtiyacınız olduğu takdirde) yatırımcı aramaktır. Yatırımcılarla görüşmelerin ardından eğer fikriniz ümit vaadediyorsa mutlaka yatırım alacaktır. Bu aşamada iş planınızı uygulamaya koymaktan daha fazlasına ihtiyacınız yok.

Adım 5: Büyü

Faaliyete geçtiğınizi ve hatta kâr etmeye başladığınızı varsayalım. Artık büyüme zamanı. Talep miktarını değerlendirin ve özsermayenizle büyüyüp büyüyemeyeceğinizi değerlendirin. Talepler giderek artıyorsa bu sizi büyümeniz için teşvik edecek ve güveninizi arttıracaktır. Eğer tahmin ettiğiniz kadar talep yoksa büyümeyi daha sonraya bırakabilirsiniz. Büyümek her ne kadar kulağa güzel gelse de taleple aynı doğrultuda olmadığında şirketinize zarar verecektir.

Her girişimci ve yatırımcı kendine özgü stratejilere sahiptir. Burada paylaşılan strateji, ortak akıldan yola çıkılarak hazırlanmış ve paylaşılmıştır. İlk aşamadan itibaren aklınıza başka bir iş fikri geldiğinde, değerlendirmekten çekinmeyin ve ufkunuzu genişletmesine izin verin. Böylece kendinizi daha büyük fırsatları görüp değerlendirmeye açmış olursunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder